Dışişleri Bakan Yardımcısı Bozay: “Avrupa Birliği ile şu anda üzerinde çalışmamız gereken konular Gümrük Birliğinin Modernizasyonu ve Vize Vizesi…
Dışişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Kemal Bozay, Türkiye Büyük Millet Meclisi Avrupa Birliği Uyum Komisyonu’nda; “Şu anda Avrupa Birliği ile birlikte çalışmamız gereken konular Gümrük Birliği’nin modernizasyonu ve vize serbestisi üzerinde yoğunlaşıyor. Bu konunun da önünde kat kat engeller var. En önemli engel fasılların açılmaması ama fasılların açılmaması. Fasıllar açılmadan bu iki konuda neler yapabileceğimize bakıyoruz.” “Bunu yaparken bu blokajlardan dolayı karşılıklı ticaret engelleri getirildi. Bu engellerin sayısı o kadar fazla ki geçen yıl yüzlercesini kaldırdık, Avrupa Birliği’nden de bir kısmının kaldırılmasını istedik. Belli bir aşamaya geldikten sonra. Bu engellerde Gümrük Birliği’nin modernizasyonu konusunda ilerleyeceğiz” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Avrupa Birliği Uyum Komisyonu bugün toplandı. Toplantıda Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği Daimi Temsilcisi Mehmet Kemal Bozay, Türkiye-AB ilişkilerine ilişkin bir sunum yaptı. Bozay’ın sunumu öncesinde Komisyon Başkanı, AKP Van Milletvekili Burhan Kayatürk, Türkiye’nin AB üyelik süreci ve İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına ilişkin görüşlerini dile getirdi.
Kayatürk, şunları kaydetti:
” “TÜRKİYE’NİN TAM ÜYELİK BAŞVURUSUNDA 12 ÜYELİ OLAN AVRUPA BİRLİĞİ, SON 36 YILDA 27 ÜYELİ BİR YAPIYA DÖNÜŞMÜŞTÜR”
“Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri bir süredir inişli çıkışlı, çoğu zaman da geriye doğru giden bir seyir izliyor. Avrupa Birliği tarafı, Türkiye’nin üyelik başvurusuna ancak on iki yıl sonra, 14 Nisan 1987’de, yani Helsinki’de yanıt verdi. 10-11 Aralık 1999’da yapılan zirvede olumlu yanıt verdi ve Türkiye’yi aday ülke ilan etti.Bu kez üyelik müzakerelerine başlamak için altı yıl daha harcadı ve ancak 3 Ekim 2005’te üyelik müzakerelerine başladı. Üyelik müzakerelerinin başlangıcında 35 fasıldan 16’sı tamamlandı, bunlardan sadece 25’inci fasıl olan Bilim ve Teknoloji faslı süresiz olarak kapatıldı, diğer fasıllar ise hiç açılmadı. Türkiye tam üyelik başvurusunda bulunduğunda 12 üyeli olan Avrupa Birliği, 36 yıl sonra bugün 27 üyeli bir yapıya ulaştı.İngiltere’nin ortaya çıkmasıyla birlikte Türkiye açılımını henüz tamamlayamayan AB, iki kattan fazla genişledi. Üyeler açısından. Üstelik yeni üyelerin birçoğunun ekonomik, sosyal ve politik düzeyleri Türkiye’nin gerisinde.
” “AB TARAFI BİZE KARŞI YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMEDE TUTARLI VE KARARLI OLMADI”
Ülke olarak hem Kopenhag Kriterleri’ni hem de Maastricht kriterlerini karşılama konusunda eksikliklerimiz olduğu dönemler oldu ama diğer taraftan çok ciddi reformlarla çok hızlı davranıp ülkemizi çok daha ileriye taşıdığımız dönemler de oldu. 2004-2007 döneminde olduğu gibi geçmişte yaşanan açığı kapatarak ileriye taşımak. Ancak biz Türkiye olarak bu 36 yılın hiçbir döneminde AB üyeliğini stratejik bir hedef olarak görmekten ve bunu devlet politikası olarak benimsemekten asla vazgeçmedik. Öte yandan AB tarafı bize karşı yükümlülüklerini yerine getirme konusunda dengeli ve kararlı değil. AB’nin önde gelen bazı ülkeleri, Türkiye’yi AB içinde yaşanacak bir ortak olarak görmek yerine, Türkiye’yi AB ikametgahının kapısında ya da bekleme odasında bekleyecek, üyelik vaadiyle taviz alacak bir ülke olarak gördüler. süreç.
” “Maalesef AB’NİN ENGELLEDİĞİ TÜM FASILLAR TÜRKİYE’NİN KIBRIS RUM YÖNETİMİNİ TANIMAMASIYLA DOĞRUDAN İLİŞKİLİDİR”
AB tarafının ısrarlı baskılarına direnmeyerek, 1994 yılında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB’ye üyelik başvurusunu, Gümrük Birliği’ne girme karşılığında veto etmeyen dönemin Türk Hükümeti’nin de bu yönde hareket etmesini kabul ediyoruz. yanlış değerlendirme yapmış Dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw bu günlerde ‘Kıbrıs’ı AB’ye kabul ederek hata yaptık’ dese de AB şunu şunu yaptı ve Türkiye-AB ilişkilerinin gelişmesini ve tam üyelikle sonuçlanmasını engelledi. Nitekim AB tarafından açılmayan ve bloke edilen 35 faslın tamamı maalesef Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tanımamasıyla doğrudan ilgilidir.
” “BEKLENTİMİZ İSRAİL’İN GAZZE’DEKİ SİVİLLERE YÖNELİK KIRSAL VE topyekün Eylemlerini Derhal Bitirmesidir”
Gazze’de bir insanlık dramı yaşanıyor. Batı’nın buna seyirci kalması üzücüdür ve Batılı ülkelerin liderleri tek tek İsrail’i ziyaret ederek İsrail’i teşvik ederek İsrail vahşetini meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Gazze’de 2 milyondan fazla insan günlerdir ayrım gözetmeksizin bombalandı, topluca elektrik, su ve gıdadan mahrum bırakıldı. Gazze halkının maruz kaldığı bu muamele ve son derece sınırlı bir alanda göçe zorlanması hem açık bir uluslararası hukuk ihlali hem de insanlıkta yeri olmayan bir vahşettir. Beklentimiz İsrail’in bu vahim hatadan bir an önce dönmesi ve Gazze’deki sivil halka yönelik vahşi ve toptan eylemlerine bir an önce son vermesidir.
” “COĞRAFYAYI İSTİKRAR VE REFAH BÖLGESİNE DÖNÜŞTÜRMEK ORTAK İSTEĞİMİZ VE HEDEFİMİZ OLMALIDIR.”
Türkiye barışın tesisi çabalarına destek vermeye devam ediyor. Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın bir kez daha gösterdiği gibi Türkiye, bölgesindeki çatışmaların çözümünde katkısı ve arabuluculuğu aranan bir ülkedir. Bugün Türkiye, demokratik kalkınması, ekonomik kalkınması ve askeri gücüyle bölgesel barış ve istikrarın garantörüdür. “Ortak dileğimiz ve hedefimiz, Orta Doğu bölgesinde 1967 sonlarında iki devletli çözüme dayalı kalıcı ve kapsamlı bir barışın tesis edilmesi, bu coğrafyanın istikrar ve refah bölgesine dönüştürülmesi olmalıdır.”
Bakan Yardımcısı Bozay da şunları ifade etti:
” ÇOK TARAFLI DİPLOMASİYLE AB İLE İLİŞKİLERİMİZİ SÜRDÜRMEK İSTEDİĞİMİZ AZALDI.”
“Ankara Mutabakat Zaptı’nın imzalanmasından bu yana geçen süreçte AB ile ilişkilerimiz hep inişli çıkışlı bir seyir izledi, kimi zaman cesur adımlar atıldı, kimi zaman önemli fırsatlar kaçırıldı. AB ile ilişkilerimizi sürdürme kararlılığındayız. Çok taraflı diplomasi yoluyla AB’ye, adeta çıkarımıza.Bu iradenin varlığı, Sayın Cumhurbaşkanımızın Avrupa Birliği’nin stratejik hedefimiz olmaya devam ettiğini en üst düzeyde açıklamasının ve Avrupa Birliği’nden beklentilerimizi dile getirmesinin de teyididir. Son NATO zirvesinde de birlik oldu.Dediğiniz gibi bu konuda bize karşı her zaman bir direnç var.Bu da kısmen bunun teyididir.Bunun da bizim gücümüzden, yukarıda olmamızdan kaynaklandığını bilmemiz lazım. Avrupa Birliği’nin hazmetme kapasitesi.
” TÜM MÜCADELEMİZ 2030-2040 YILLARININ AVRUPA BİRLİĞİNE YÖNELİK MEVCUT HAKLARIMIZ VE KARŞILIKLI ANLAŞMALARIMIZDAN ETKİLENMEMESİDİR”
Dediğiniz gibi hayal kırıklıkları ve sorunlarımız oldu ama neden hala Avrupa Birliği? Çünkü bazı standartlar var, kozmik yaklaşımlar var, biz Avrupa Konseyi üyesiyiz, onun dışında bizim de bu Avrupa Konseyi’nde yerimiz var. Türkiye, Avrupa Birliği’ndeki aşırı unsurların veya liderlerin, Avrupalı olup olmadığını söyleyerek Türkiye’nin Avrupalı olup olmadığına karar vereceği bir ülke değil. Bu bizim zenginliğimizdir. Gerçek şu ki, Avrupa’nın güvenliği bizim sonumuzla başlıyor. Önümüzdeki dönemdeki haklarımızın ve Avrupa Birliği ile ilgili karşılıklı anlaşmalarımızın 2030-2040 yıllarından etkilenmemesi için elimizden geleni yapıyoruz. Burada bir ihtiyaç ya da eşitsizlik yok; Kendi haklarımızı, hukukumuzu hakkıyla arama meselesidir. Bildiğiniz gibi biz Türk milleti olarak sabırlı bir inadız ve bu sabırlı inadımızla olacakların takipçisi olacağız.
” “BUGÜN PKK BAYRAKLARININ YASAK OLDUĞU AVRUPA’DA FİLİSTİN BAYRAĞINI ŞU ANDA KULLANAMAZSINIZ.”
Avrupa Birliği, İsrail’in Filistin’e yönelik zulmüne karşı doğru dürüst bir duruş sergileyemeyerek, kimisi bir şey söylerken kimisi farklı yaklaşarak siyasi açıdan ne kadar zayıf olduğunu gösterdi. Biz ilk günden itibaren ilk açıklamamızda baskınları kınadık ve kimsenin kınamadığı bir yerde tüm taraflara itidal aşıladık. Avrupa Birliği o dönemde sessizdi, tam tersine ikinci ve üçüncü günde Avrupa Birliği’nin üst düzey yetkilileri, Avrupa Komisyonu Başkanı ve Avrupa Parlamentosu Başkanı İsrail’e giderek destek ziyaretinde bulundu. Bu, Avrupa Birliği’nin hâlâ siyasi açıdan olgunlaşmamış olduğunun harika bir örneğiydi. Avrupa Birliği yetkilileri Filistin’e yapılan yardımı kestiklerini duyurdu. Tam tersine Filistin’e yardımı artırdık, sınırlara gönderdik, bugün hala Türkiye’nin yardımıyla içeri giriyor. Aslında Avrupa Birliği’nin Türkiye kadar olgun olmadığını gördük. Bu ortamda Türkiye; Avrupa Birliği’nin ve Avrupa’nın güvenliğinin yanı sıra siyasi ve ekonomik kapasitesi de artacak. Avrupa Birliği olduğu gibi devam edecek ama bir kütük olarak kalacak. Eksiklerimiz elbette var ama hiç kimse beyaz kaşık değil, hiçbir Avrupa ülkesi de değil. Bugün PKK bayrakları yasak olmasına rağmen Avrupa’da izin verilen Filistin bayrağını kullanamazsınız, yani burada bir eksiklik var demektir.
” “AVRUPA BİRLİĞİ İLE ÜZERİNDE ÇALIŞMAMIZ GEREKEN KONULAR ŞU ANDA GÜMRÜK BİRLİĞİNİN MODERNİZASYONU VE VİZE ÖZGÜRLÜĞÜ ÜZERİNDE YOĞUNLANMAKTADIR.”
Şu anda Avrupa Birliği ile birlikte çalışmamız gereken konuların başında Gümrük Birliği’nin modernizasyonu ve vize serbestisi geliyor. Bu konuda önünde kat kat engeller var. Dediğim gibi asıl engel fasılların açılması değil ama fasıllar açılmadan bu iki konuda neler yapabiliriz diye bakıyoruz. Bunu yaparken de bu blokajlar nedeniyle karşılıklı ticaret engelleri getirildi. Bu engellilerin sayısı o kadar fazla ki geçen sene yüzlercesini kaldırdık, bir kısmını da Avrupa Birliği’nden kaldırmasını istedik. “Bu engellerde belli bir aşamaya geldikten sonra Gümrük Birliği’nin modernizasyonuna geçeceğiz.”